Terörist YPG’nin işkenceleri belgelendi!
Terör örgütü YPG’nin Suriye’de kurduğu gözaltı sistemindeki korkunç işkence, insanlık dışı muamele ve toplu katliam, Af Örgütü tarafından ortaya kondu. Buna göre DEAŞ’tan kurtarılan kadın, erkek çocuklar ve ezidiler elektroşoktan toplu tecavüz ve infazlara kadar işkencelere maruz kaldı. CNN TÜRK’ten Elif Zeynep Özipekçi ve Kameraman Halil Kahraman’a konuşan Af Örgütü Türkiye Direktörü Sena Akşener detayları anlattı.
ABD, Suriye’nin kuzeyine yönelik DEAŞ tehdidine karşı koalisyonu kurmuş, 2018’de binlerce kişi DEAŞ üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Ardından mart ayında ABD Başkanı Joe Biden, DEAŞ’ın bölgeden temizlendiğini açıkladı. Ancak aradan yıllar geçti DEAŞ ile mücadele bitmedi.
Bölgede DEAŞ ile mücadelede ABD terör örgütü YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne destek veriyor. YPG ise burada dev hapishanelerde binlerce kişiyi zorla tutuyor ve işkence ediyor. Bunların arasında eski DEAŞ’lılar da var ama büyük bir çoğunluğunu DEAŞ tarafından esir alınmış eski mahkumlar oluşturuyor.
Suriye’de hapishanelerde 56 bin kişinin işkence, zorla kaybetme ve insanlık dışı muamele gördüğünü Uluslararası Af Örgütü yeni bir raporunda açıkladı. 56 bin kadın, erkek ve çocuk 5 yıldan uzun süredir bu hapishanelerde insanlık dışı muameleye maruz kalıyor. Bunlar 30 bin çocuk, 14 bin 500 kadın ve 11 bin 500 erkekten oluşuyor.
BURADAN ÇIKIŞ MÜMKÜN MÜ?
Af Örgütü Türkiye Direktörü Sena Akşener, “Aslında bu yüzden Guantanamoya benzetmiştim. Buna benziyor. Uluslararası toplum ve kamuoyu bu tip krizlere karşı birlikte. 5 yıldan fazla süredir devam ediyor ve bu biliniyor. Bu kapsamlı rapor yeni yayınlandı. Bu 5 yıldan fazla süredir devam eden bir olay” dedi.
YPG tarafından 5 yıldır işkence görenler, DEAŞ tarafından zorla evlendirilen kadınlar, Ezidiler, DEAŞ’la hiç ilgisi olmamış siviller ve zorla savaştırılmış çocuklardan oluşuyor. Gözaltı merkezlerinde tutulanlar Af Örgütü’ne ‘Kaderimizin SDG ve Amerika’nın elinde olduğunu söylüyorlar’ diyor.
Akşener, “Buna liderlik eden ABD’nin de burada büyük sorumluluğu var. Hesap vermesi gerekiyor elbette. ABD’nin zaten doğrudan sorumlu devlet olduğu ortada. ABD burada IŞİD’le kazanımlar elde etti. Kabul etmek gerekiyor ama bu muhakkak insan hakları ihlallerine ve kadın ve çocukların insanlık dışı muameleye maruz kalmasına yol açmak zorunda değil” sözlerini kullandı.
Af Örgütü’nün raporuna göre, burada işkence ilk olarak DEAŞ sorgusunda başladı. Sorgu sırasında binlerce kişi aç ve susuz bırakıldı, saatlerce dövüldü. Bu sırada bir odada 25 kişi birden tüberküloz nedeniyle öldü. Ölüler odadan çıkarılmadı. Her 15 günde bir gözaltına alınanlar bahçeye çıkarılarak çıplak işkenceye maruz kaldı, vücutlarına ıslakken elektrik verildi ve tecavüz edildi. ABD ise bu işkenceleri normal olarak değerlendirdi.
Af Örgütü Türkiye Direktörü Sena Akşener, “Burada bir mücadele veriliyor ve bunlara dair elimizden geleni yapacağız. İnsan hakları ihlalleri istisnaya tabi değildir. İnsan hakları ihlali yapılmaması ve cezasız kalmaması gerekiyor. Engellemek ABD ve koalisyonun yükümlülüğünde” dedi.
Af Örgütü’nün yayınladığı 200 sayfalık rapor 5 yıldır yaşananların en detaylandırılmış halini oluşturuyor. Genel Sekreter Agnes Callamard, konuyla ilgili ‘ABD’nin sorumluluğu var’ diyor.
Sena Akşener, Artık uluslararası mekanizmaların harekete geçmelerini bekliyoruz. Henüz çok yeni bir rapor aslında bu 5 yıldan fazla zamandır bildiğimiz bir durumdu. Kapsamlı rapor yeni yayınlandı. BM ve uluslararası mekanizmaların yapması gereken bir şey” sözlerini kullandı.
Binlerce mahkum bu hapishanelerden kurtulmayı bekliyor. Af Örgütü tüm dünyayı harekete geçmeye ve 5 yıl süren işkence altındaki esareti bitirmeye çağırsa da, sorumluların yalnız sivil toplumun harekete geçmesiyle durabileceğinin altını çiziyor. Tüm dünyada ve Suriye’de de işkenceye karşı insanlık onurunu savunmaya sesleniyor.
Akşener, İnsan hakları mekanizmalarının şu an hızlı bir şekilde harekete geçmesi gerekiyor. Biz de takipçisi olacağız. Ne yazık ki son dönemde dünyadaki çatışmalara dair uluslararası toplumun çok etkili olamadığını ya da insan hakları mekanizmalarının etkili kullanılması ve sonuca ulaşması için elimizden geleni yapacağız” dedi.