Tedavi edilmeyen varisler, kan pıhtılaşma riskini artırabilir
7 mins read

Tedavi edilmeyen varisler, kan pıhtılaşma riskini artırabilir

Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Subhan Mammadov, gelişen tıp teknolojisi sayesinde günümüzde farklı ve etkili tedavi yöntemleri ile varis tedavisinin gerçekleştirilebildiğini söyledi.

Son yıllarda artan hareketsiz yaşam tarzı ve genetik yatkınlık sebebiyle sorunu giderek yaygınlaşıyor. Bu rahatsızlık, genellikle bacaklarda belirginleşen mor veya mavimsi renkteki damarlarla kendini gösteriyor. Estetik bir sorun olmanın ötesinde varisin, bacaklarda ağrı, şişlik, kaşıntı gibi rahatsızlıklara neden olduğunu belirten Op. Dr. Subhan Mammadov, gelişen tıp teknolojisi sayesinde günümüzde farklı ve etkili yöntemleri ile varis tedavisinin gerçekleştirilebildiğini söyledi.

Bacaklardaki damarların genişlemesi, bükülmesi ve ağrılı hale gelmesi olarak tanımlanan varis rahatsızlığının oluşumunda genetik geçiş, yaş, uzun süre ayakta kalma, aşırı kilo ve hamilelik gibi durumlar etkili olabilmektedir. Tedavi edilmeyen şiddetli varislerin kan pıhtılaşma riskini artırarak; açık yaralara, hayatı tehdit eden Derin ven trombozu ile pulmoner emboliye neden olabileceğini kaydeden Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Subhan Mammadov, varis tedavisi ile ilgili bilgi verdi.

Toplumda sık görülen bir rahatsızlıktır

Op. Dr. Subhan Mammadov, toplardamarda bulunan ven kapakçıklarının hasar görmesi sonucunda ortaya çıkan varisin, toplumda sık görülen rahatsızlıklar arasında yer almakta olduğunu belirterek, bu rahatsızlığın genellikle bacaklarda belirginleşen mor veya mavimsi renkteki damarlarla kendini gösterdiğini kaydetti.

Op. Dr. Subhan Mammadov, “Varis herkeste görülebilen bir rahatsızlıktır. Özellikle baldırlarda, ayak bileklerinde ve ayaklarda ortaya çıkar. Çocuk sahibi olanlarda pelvik bölgede de görülebilir. Hastalığın en önemli belirtileri arasında ise; şişkin, bükülmüş ve ip benzeri mor ya da mavi renk damarlar, bacaklarda ağırlık ve ağrı, varisli damarların çevresinde kaşıntı, ayak bileklerinde, ayaklarda ve bacaklarda şişme, ciltte renk bozuklukları ve ülserler bulunur” dedi.

Yaş, cinsiyet ve yaşam tarzı varis oluşumunu etkiliyor

Varis oluşumunun nedenlerinin farklılık gösterdiğini ifade eden Op.Dr. Mammadov, bu nedenleri ve risk faktörlerini şu şekilde sıraladı:Yaş: Yaşlanma süreci nedeniyle damar duvarları ve kapaklar eskisi kadar iyi çalışmaz ve damarlar elastikiyetini kaybederek sertleşir. Cinsiyet: Kadınlık hormonları damar duvarlarının gerilmesine neden olabilir. Hamilelik, doğum kontrol hapı kullanımı veya menopoz döneminde gerçekleşen hormon seviye değişiklikleri sebebiyle varis gelişim riski artış gösterir.

Aile geçmişi: Aile geçişi varis oluşumunda risk faktörünü artırır.Yaşam Tarzı: Uzun süre ayakta durmak veya oturmak, kemer veya dar bel bantlı pantolon giymek varis oluşumunun sebepleri arasında yer alır. Genel : Şiddetli kabızlık veya bazı tümörler gibi sağlık sorunları damarlardaki basıncın artmasına neden olarak varis oluşumunu destekler. Tütün kullanımı: Tütün ürünlerini kullanan kişilerde varis daha sık görülür. Tütün kullanımı varis geliştirme ihtimalini artırır. Kilo: Aşırı kilo, kan damarlarına baskı yapması sebebiyle varis riskini yükseltir” diye konuştu.

Doppler ve ultrason ile damarlar ayrıntılı görüntülenir

Varisli damarların yüzeyde mavi ve mor renk almasının tanıyı kolaylaştırdığını ifade eden Op. Dr. Subhan Mammadov, “Damarların ayrıntılı görüntülerini görmek ve kontrol etmek için görüntüleme yöntemlerinden renkli doppler ve ultrason kullanılır. Bu güvenli tanı yöntemleri kan pıhtılarını, kapakçıkları ve damar çaplarının ne durumda olduğunu gösterir” diye konuştu.

Tedavi yöntemi, varisin şiddetine tipine ve hastanın durumuna göre belirlenir

Varis tedavisinin varisin şiddetine, tipine ve hastanın durumuna göre değişebildiğine dikkat çeken Op. Dr. Subhan Mammadov, tedavide genellikle şu yöntemlerin kullanıldığını açıkladı:

“Varis Çorapları: Destekleyici çoraplar damarlarınızı sıkıştırarak rahatsızlıkları azaltır ve kanın kalbe geri dönüşünü kolaylaştırır.

Enjeksiyon tedavisi (skleroterapi): İnce bir iğneyle varisli damar içine bir çözelti enjekte edilir ve varisli damarın iç yüzeyinin tahrip edilmesi sağlanır. Bu damar zaman içinde yok olur. Radyofrekans Ablasyon: Bu yöntemde, venöz yetmezlik olan damar içine bir katater yerleştirilir ve radyofrekans enerjisi kullanılarak damarın içi kapatılır. Böylece yetmezlik düzeltilir. Bu yöntem, ileri venöz yetmezliklerin tedavisinde kullanılır. Endovenöz Lazer Ablasyonu: Varisli damarların içine anjiyo gibi girilerek lazer enerjisi ile hasarlı kısmın damar içinden kapatılması işlemidir. Bu işlem ileri venöz yetmezliklerde cerrahi işleme alternatif olarak kullanılan minimal invaziv yöntemdir. Varis cerrahisi: Varis cerrahisi kötü çalışan damarların çıkarılması gerektiğinde uygulanır. Cerrahi girişimde amaç; dıştan görülen varislerin çıkartılmasının yanı sıra toplardamarların içinde yüksek basınca yol açan ve kasık bölgesindeki kapakçıkların yol açtığı yetersizliğin giderilmesidir” ifadelerini kullandı.

Tedavi edilmeyen varisler hayati risk oluşturan durumlara neden olabilir

Varisli damarların tedavi edilmediği durumlarda ülserlere (açık yaralar), kanamaya ve ciltte renk değişikliğine neden olabildiğini aktaran Op. Dr. Subhan Mammadov, “Şiddetli varisli damarlar kronik venöz bakımından sıkıntıya yol açabilir. Bu durum damarlarınızın kalbinize kan pompalamasını etkiler. Bununla birlikte varisli damarlarda kan pıhtılaşma ihtimali daha yüksektir. Hastaların Kalp ve Damar Cerrahi uzmanına bu konuda bilgi vermesi önem taşır. Bu gibi durumlarda hekimler hastalarını pıhtılaşma bozuklukları açısından değerlendirmeli ve izlemelidir. Tedavi edilmeyen varisler hayati risk oluşturabilen yüzeyel tromboflebite, Derin ven trombozuna ve pulmoner emboliye neden olabilir” şeklinde konuştu.

 

 

Abone Ol
Güncell haberleri takip etmek için bültenimize kayıt olabilirsiniz.
Bu formu bitirebilmek için tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir